Dağdaki Ağaç Üstüne
- Psk. Vedat Demiral
- 18 Ağu 2016
- 2 dakikada okunur
Zerdüşt, bir delikanlının kendisinden kaçındığını görmüştü. Bir akşam, 'Alaca inek' dedikleri kenti çevreleyen tepelerde yalnız gezinirken, işte: bir ağaca yaslanmış oturur ve yorgun bakışlarla vadiyi seyreder buldu o delikanlıyı.
Zerdüşt, altında delikanlının oturduğu ağacı kavradı ve şöyle buyurdu: 'Bu ağacı ellerimle sallamak istesem, sallayamam. Oysa bizim görmediğimiz yel, onu dilediği gibi üzer ve eğer. Bizi en çok, görünmeyen eller eğer ve üzer. '
Bunun üzerine delikanlı, şaşkınlık içinde doğruldu ve dedi: 'Zerdüşt'ü işitiyorum, ben de tam onu düşünüyordum şimdi!
' Zerdüşt cevap verdi: 'Ne korkuyorsun öyleyse? -insan da ağaca benzer.Ne denli yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o denli yaman kök salar yere, aşağılara, karanlığa, derinliğe -kötülüğe.'
'Öyle ya, kötülüğe!' diye bağırdı delikanlı. ' Sen nasıl oldu da benim gönlümü açığa çıkardın?'
Zerdüşt gülümsedi ve dedi: ' Nice gönüller açığa çıkarılmaz hiç bir zaman, meğerki biz onları bulalım önce.'
'Öyle ya, kötülüğe!' diye bağırdı delikanlı bir daha.
'Doğru söyledin, Zerdüşt. Yükseğe çıkmak isteyeli artık kendime güvenim kalmadı, nasıl oldu bu?' 'Pek çabuk değişiyorum: bugünüm, dünümü yadsıyor.

Merdivenleri çıkarken, basamakları atladığım oluyor sık. Sık, ve hiçbir basamak bağışlamıyor bunu. Yukardayken, kendimi hep yalnız buluyorum. Kimse benimle konuşmuyor, yalnızlık ayazı titretiyor beni. Ne arıyorum yükseklerde? Benim horgörmem ve özlemim birlikte büyüyorlar; ne denli yükseğe çıkarsam, o denli horgörüyorum yükseleni. Ne arıyor yükseklerde! Nasıl utanıyorum yükselmemden ve sendelememden! Nasıl alay ediyorum çabuk çabuk solumamla! Nasıl nefret ediyorum uçandan! Nasıl yoruldum yükseklerde?'
Delikanlı burada sustu. Zerdüşt, altında durdukları ağaca baktı da, şöyle buyurdu: ' Bu ağaç tek başına duruyor şu dağ başında; insan ve hayvan üzre yükselmiş. Ve konuşmak istese, kendisini anlayacak kimse bulunmaz: öylesine yükselmiş. işte bekler de bekler,
-nedir beklediği? Bulutlar otağına pek yakın barındığı yer: yoksa ilk şimşeği mi bekler?'
Zerdüşt bunu dedikte, delikanlı, elini kolunu hızlı hızlı sallayarak bağırdı: ' Evet Zerdüşt, doğru söylersin. Ben yıkımımı istemiş oldum yüksekleri islediğimde, beklediğim şimşek de sendin! Bak, sen aramızda görüneli neyim ben? Seni kıskanma mıdır beni yıkan!'
-Böyle dedi delikanlı, acı acı ağladı. Fakat Zerdüşt, kolunu beline doladı ve onu götürdü.
Bir süre yürüdükten sonra Zerdüşt, şöyle demeye başladı: Yüreğim parçalanıyor, içinde bulunduğun tehlikeleri, sözlerinden daha iyi anlatıyor bana gözlerin.
Sen daha özgür değilsin; özgürlüğü daha arıyorsun. Pek uykusuz kalmışsın araman yüzünden, pek uyanık. Açık yükseklikleri özlersin, yıldızlara susamış gönlün. Ama kötü itkilerin de özgürlüğe susamış. Azgın köpeklerin özgürlük isterler; ruhun bütün zindan kapılarını açmaya uğraşırken, mahzenlerinde sevinçten havlaşırlar.Sen benim gözümde, özgürlüğü düşünen bir mahpussun daha: ah, kurnaz, ama aldatıcı ve kötü olur gönül bu türlü mahpuslarda. Ve özgürleşen ruh dahi kendini artırmak zorundadır daha. İçinde daha pek çok zindan ve küf vardır: gözünün arınması gerektir daha. Evet, içinde bulunduğun tehlikeyi biliyorum. Fakat sevgim ve umudum hakkı için yalvarırım sana: sevgiden ve umudundan yüz çevirme!
Böyle Buyurdu Zerdüşt / Friedrich Nietzsche
Yorumlar